6 Ekim 2010 Çarşamba

Orhan Veli'nin nesi var?

ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

(Orhan Veli Kanık)

Orhan Veli denince ilk akla gelen şiirlerdendir Anlatamıyorum. Çoğumuz belki de ezberden okuruz bu şiiri de kaçımız Orhan Veli'nin gerçekte neyi anlatamadığını düşünmüştür acaba? Bir derdi var belli şairin, belki de tek kelime ile ifade edilebilecek bir dert. Şair anlatamıyorum diyor ama biz de anlamıyor muyuz acaba?

Biraz önce Nazan Bekiroğlu'nun Zaman Gazetesi'ndeki köşe yazılarına göz atıyordum. 6 Haziran 2010 tarihli yazısı başlığından mütevellit dikkatimi çekti. Yazarın mezun olan öğrencileri üzerine kaleme almış olduğu bir mezuniyet yazısı esasında. Benim ilgimi çeken ve hafif bir tebessümle yazıyı bitirmeme vesile olan kısım ise, yazarın sonda anlattığı anektod. Bazen içinde bulunduğumuzu hissettiğimiz muammaların çok basit ve tek kelime cevapları olabiliyor. Muammayı anlayınca da çözüme ulaşmaya bir adım yaklaşıyorsunuz. Bu yüzden hissiyatı ve düşünceleri meşgul eden durumlara bir isim koyabilmek önemli. Nazan Bekiroğlu'nun öğrencisi de tam da bunu yapmış. Bunu yaparken de az kelime ile nasıl çok şey nasıl anlatılır onu göstermiş. Buyrun burdan bakın:)

"Her yıl bir "Mezuniyet Yazısı" yazmayı alışkanlık haline getirdiğim söylenebilir belki. Başka türlüsü mümkün değil, mazur görün lütfen. Üstelik şu sevimli hikâye olmasa da bu yazıyı yazacaktım. Ama tebessüm olsun, onunla bitireyim:

"Sen de o gemidesin" telmihli onca "mumdan gemi ateş denizi üzerinde" yüzerken, bu kez taş ırmağına camdan gemiler düşerken final kâğıtlarını okuyorum. Orhan Veli'nin Anlatamıyorum'unu vermişim, düğümü, gelip malûm dizeler üzerine dizmişim: Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel/ Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/ Bu derde düşmeden önce. Ve sormuşum: "Şair, şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğunu neden daha evvel değil de şimdi fark etmektedir?" Hayret! Sınıfın onca parıltılı öğrencisi teknik meseleler üzerinde oyalanıp asıl cevabı şaşarken, tekrarın tekrarlısı bir kâğıda takılıyor gözlerim. Bir şeyler karaladıktan sonra cevabı bir çırpıda veriyor bizimki:

"Her ne kadar şair 'Anlatamıyorum' dese de ben anladım hocam. Şair âşık".

Yâ Rabbi! Böyle kâğıtları okudukça ben daha nasıl eskirim? Enes, sen çok yaşa e mi!"

(http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=992235)

Hiç yorum yok:

*Secimler hep vardi.Her sey kaderde yazili olsa da -maktub-, oraya sen secimini yaptiktan sonra yazildi. Ve simdi sira sende, sadece soyle bana: YaZi mi yoksa TuRa mi?