Gecen gun beni gercekten etkileyen bir film seyrettim..Filmle ilgili detaylari sizinle de paylasmak istiyorum, imkan bulabilirseniz kacirmamanizi siddetle tavsiye ederim..Iyi seyirler..
***
Long ago in the Underground Realm where there are no lies or pain,
there lived a Princess who dreamt of the human world...
there lived a Princess who dreamt of the human world...
She dreamt of blue skies, the soft breeze and sunshine...
One day eluding her keepers, the Princess escaped...
Once outside, the brightness blinded her and erased her memory...
She forgot who she was and where she came from. Her body suffered cold, sickness and pain. Eventually she died...
Her father, the King, always knew that the Princess would return,
perhaps in another body, in another place, at another time...
And, he would wait for her, until he drew his last breath,
until the world stopped turning...
until the world stopped turning...
***
Meksikali film yazari ve yonetmen Guillermo del Toro imzali "El Laberinto del Fauno" 1944 Ispanya'sinda gecmektedir. Ispanya Ic Savasi (1936-1939) henuz sona ermistir. Ancak savasin bitimi barisin habercisi olmaktan cok uzaktir. Film, savas sonrasi General Franco baski rejiminde iki ayri mucadelenin oykusunu aktarmakta beyaz perdeye: fasist rejime karsi durmaya calisan halkin direnisinin ve 11 yasindaki kucuk bir kiz cocugunun bir korku filmini andiran gerceklerin dunyasinda kendince olusturdugu gizemli, karanlik ve kimi zaman tuyleri urperten peri masalinin icindeki yolculugunun..
Film, adini hikayede onemli bir rol ustlenen gizemli yaratiktan almakta. Pan, mitoloji'de yari keci yari insan gorunumundeki surulerin ve cobanlarin tanrisinin adidir. Mitolojide elindeki flutuyle koyun surulerinin arasina dalip, surude panik yarattigi ve cikan karmasadan zevk aldigi yazar. Zaten 'panik' kelimesi de surude ortaya cikan, Pan'in getirdigi 'Pan-ik'ten gelmektedir.
Hikayeye donecek olursak, izleyecek olanlar icin buyuyu bozmamaya calisarak sunu soylemem yeterli olacaktir: Film, babasini yillar once kaybetmis, 11 yasindaki Ofelia (Ivana Baquero)'nin, uveybabasindan olan kardesine hamile annesi, Carmen (Ariadma Gil) ile birlikte yeni "evine" (!) olan yolculugu ile baslar. Ofelia'nin uveybabasi Ispanya Ic Savasi'nin zalim komutani Capitan Vidal (Sergi Lopez)'den baskasi degildir. Carmen, Komutan Vidal'in Ofelia'yi benimsemesi konusunda endiselidir, ve bu nedenle yol boyunca surekli Ofelia'nin iyi bir kiz olmasi yonunde nasihatler vermekte, yeni evlerinde cok mutlu olacaklarini tekrarlamaktadir. Ancak herkesin cok yakinda ogrenecegi gibi, Komutan Vidal'in bekledigi yeni bir aile degil, sadece ve sadece Carmen'in karnindaki ogludur.
Film, savas sonrasi fasist zulum ve baski, ve buna karsi koymaya calisan cumhuriyet yanlilarinin mucadelesi ile Ofelia'nin hem gercek hayatta yasadigi ve hem de peri masalininda yasadigi mucadeleyi basariyla izleyicisine sunmakta.
--
Fimin sonuna kadar, del Toro, izleyicisini gercegin mi yoksa peri masalinin mi daha gercek oldugu ikilemi icerisinde birakmakta..Zaten filmin sonunun bir trajedi mi yoksa bir masalin gercege donusmesi mi olduguna karar vermeyi de izleyicisine birakiyor del Toro.
--
Kisaca, okudugum yorumlardan birinde yazdigi gibi:
--
"Iyiler iyi, kötüler kötü, ortası yok. karakterler kara kalemle karikatürize, tıpkı çocuk masallarında olduğu gibi ama kesinlikle çocuklar için olmayan bir masal bu. Kan ve şiddet birkaç sahnede uzakdoğu filmlerini aratmayacak cinsten. Hikayenin işleyişi ise tıkır tıkır, paralel raylarda hareket eden iki tren. biri dağlarda gerilla savaşının ortasında bir yaşam mücadelesi, diğeri ise küçük kızın içinde bulunduğu korkunç gerçeklikten kaçmak için kendine bir dünya yaratması. hem de Bjork'ten çaldığı bir fikirle: "one day i found a big book buried deep in the ground, i opened it but all the pages were blank, to my surprise it started writing itself, one day i found a big book buried deep in the ground..."(Bachelorette) Işte bu noktadan sonra Ofelia'ya inanıp inanmamak size kalmış. "Dolapta canavar var" diyen mızmız ufaklıklardan mı, yoksa yeraltı dünyasının kayıp prensesi mi? final ise nefis; iyimserseniz masala inanabilirsiniz, and they lived happily after... şayet bardağın boş kısmını görenlerdenseniz de alın size boğazınızda yumruk hissettirecek cinsten küçük bir trajedi."*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder