It has always been a matter of choice. Although all has been written, so to say "maktub", it has been written after you have made your choice. Now it's your turn, just tell me: heads or tails?
25 Şubat 2007 Pazar
resim yapmayi seviyorumm:D
ayna ayna soyle bana...
21 Şubat 2007 Çarşamba
bir rokete bindim, uzaya gittim, uzaylilar bana 'hey uzayli, korkma, biz senin dostunuz' dediler!!:O:/ :P
Neyse, bir onceki gece Huntsville'i gece gormustum, bir de gunduz gozuyle goreyim dedim anlayacaginiz. Asagida o gune ait resimler var.
Bu arada roket merkezinin pek ilgimi cektigini soyleyemem, teleskopla uzaya bakabilseydik, o baska:D Ama yine de sergilenelerden olmasa da, kendi cizdigimiz senaryolarla kesinlikle cok eglendisimizi soyleyebilirim:D Nasil mi? Buyrun fotograflar..
Amerika'da Sema..
"Whirling Dervishes' (Donen Dervisler) Performans cikisi
Bir de adettendir ya grup olarak da bir fotografimiz var, onu da ekleyecegim, ama once kirmizi gozleri duzeltmem gerekiyor:P Fotograf makinesinin bu ozelliginden kurtulamadim henuz. Omusumun sinir oldugu kadar var yani:D (bilmeyenler icin soyleyim, omusum beni en kucuk kardesim, nami diger OmerFaruk'umuz:) Bu arada ablalari Omusum bu sene OKS'ye girecek ins, dualarinizda yer verirseniz sevinirim.) -Ablalari derken umarim pot kirmadim, dur bakayim, bu sitemi sadece bayanlar biliyor zannedersem:P blogumun rengini mor yapsam iyi olacak:D-
15 Şubat 2007 Perşembe
sefgililier gununuz kutlu olsunn?D
sozu uzatmayim, hepinizin gecmis sefgililer gununuzu kutlarim:) emine hanimciim dun bir mail gondermis, cok begendim, biraz calinti olacak ama bu bolumde ona da yer vermek istiyorum:P
Sevgilisi olanin olmayanin,
Olup da yok gibi olanin,
Yok da var gibi olanin,
Olmayip çok isteyenin,
Oluyo da n'oluyo diyenin,
Oldugu için çok mutlu olanin,
Olmadigi için çok mutlu olanin,
Onsuz olamayanin,
Onunla hiç olamayanin,
Her seye ragmen yüreginde her daim aska yer olanin…
Kisacasi herkesin (gecmis) sevgililer günü kutlu olsun :))
siz bunu okuyadurun, benim de birden aklima bir sarki geldi, nedense artik, hayirdir insAllah:D
"..haydi guzelim, seker ezelim, bu seneeeee de bekar gezeliiimmmmm, bu seneee de bekar gezelim"
:P :D :O
13 Şubat 2007 Salı
bir alem japonlar..
1. Kızları acayip frapan ve bazen de vamp giyiniyorlar. Minicik (dikkat edin mini demiyorum:P) etek ya da şortlar (ve bu soğukta), uzun dizüstü rugan çizmeler (yanında zincirli olanlarını da gördüm), çizmenin üstüne kadar çekilen çoraplar, aksesuarlar ve tabii ki makyajsız çıkmam abi olayı: Açıkçası minyon ve çoğunluğu bebek yüzlü olduğu için bu tür giyim biraz garip kaçıyor üstlerinde, ama bu kadar abartılı giyinmeyenleri hakkaten güzel giyiniyor. Sadece derse neredeyse yataktan çıktıkları halleriyle gelen amerikalılar için biraz (!) fazla, ve bakmaya şayan tarzda oluyor giyimleri o kadar:) Bu arada Japonların yüzde 80'ni gerçekten hoş kızlar.
2. Erkeklerine gelince, bu konu anlatamam, görmen lazım cinsinden bir konu aslına bakarsanız:P Erkeklerin kesinlikle kızlardan altta kalır hali yok. Hatta kaşlarını aldıklarını, manikür yaptıklarını ve saçlarını boyadıklarını hesaba katacak olursak. hiç mi hiç altta kalmadıklarını söyleyebiliriz. Genelde japon çizgifilmlerindeki anime karakterleri gibi dolanıyorlar:)kabartılmış uçuk saçlar, yerlere kadar inen çantalar, daracık (dar değil:P) pantolanlar ve altında kocaman botlar (ve bazen ayakkabı bağcıkları onları arkadan takip ediyor)
3. Japonlar fazlasıyla kendi içine dönük bir millet gibi geldi bana açıkçası. Devamlı kendi milliyetlerindeki insanlarla dolaşıyorlar ve konuşuyorlar, farklı milliyetten biri ile konuşurlarken pek görmedim. Bu özellikle ESL -ingilizce hazırlık- öğrencisi japonlar için oldukça dezavantajlı bir durum halbuki.
4. Yurdun mutfağının müdavimleri, benim mutfak arkadaşlarım:) okulun yemekleri onlara fazlasıyla yağlı ve tuzlu geldiği için onlar da yemeklerini kendileri yapmayı tercih ediyorlar.
5. Japon erkekleri mutfakta çok başarılı:) Malzemelerin hazırlanmasından, yemeğin pişirilmesine ve bulaşık yıkamaya kadar herşeyi onlar yapıyorlar:)
6. Fazla sosyal olmaya yanaşmamakla birlikte yine de çok saygılı bir millet ama..İlk adımı karşı taraf attıktan sonra muhabbeti devam ettirmeyi seviyorlar:)
7. Bir de isimleri gerçekten çok hoş:) Burada genelde konuştuğum japon arkadaşlar Mayuko, Hitomi ve Toshinori. Mayuko yurttan arkadaşım, aynı kattayız. Hitomi burada devam ettiğim sosyal içeriklikli, çocuklara yönelik Circle-K adındaki gruptan arkadaşım, Toshi ile de birçok dersimizi ortak alıyoruz. O da iyi ve saygılı bir çocuk. İstatistik sınavı öncesi bir-iki konuyu ona anlatmıştım, sınav sonrası arayıp teşekkür etmeyi ve eğer sıkıntı verdiyse özür dilemeyi atlamayan cinsinden:)
Dedim ya kendilerine has, farklı bir havaları var. Velhasıl, kampüse renk kattıkları tartışılmaz:D
100 üzerinden 101 :D
Böyle yüzdelik dilimi ihlal etmek arada hoş oluyor canım;P
11 Şubat 2007 Pazar
anne ben hintçe konuşuyorum:)
Dün akşam Charmy ile beraber akşam yemeğimizi yedik. Mutfağı kullanamadığımız için okula yakın Ricatoni's adındaki italyon restorantından ravioli ve sarımsaklı ekmek almıştık. Ayrıca Charmy Hint pilavını da menumuze ekledi. Hint pilavı, Mexican pilavının aynısı, sebzeli, baharatlı pirinç pilavı. Tadı da gayet güzel.
Yemek yerken, birbirimize kendi dilimizde bazı cümle ve kelimelerin nasıl söylendiğini öğretiyorduk. Tabi bu tür konularda önceliği her zaman 'sizin dilinizde seni seviyorum nasıl deniiirr?' sorusu alır ya hep, burda da öyle oldu:) Charmy'ye nişanlısına demesi için:P seni seviyorum demeyi öğrettim. O kadar eğlenceliydi ki:D aradan birkaç dakika geçince soruyorum, neymiş Türkçesi diye. Tüm harfler doğru ama yerleri karışık söylüyor, gül gül öldüm:) sine sivoyerum, sevi sineroyum :D:D ama sonunda öğrendi. Bu arada ben de Hintçesini öğrendim. Burada hiçbir Hintliye kesinlikle söylemeyi düşünmemekle beraber:)'Me dumsi pier kati hu' diyorlarmış. Dedim ben bunu kampüsteyken kendi kendime tekrar etmeyim, malum sevgililer günü de yaklaşıyor, mazAllah biri üstüne alınır falan:) hiç almayım. Ne olur ne olmaz diye seni sevmiyorum nasıl deniri de öğrendim:) 'me dumsi pier nehiy kati hu'
Diğer öğrendiğim kelimeler:
Ha -Evet
Na -Hayır
Namasti -Merhaba
Tata -Güle Güle
Şükrati -Teşekkürler
Şimdilik bu kadar..
Bir başka dil dersinde görüşmek üzere, hepinize tata:D
kalktim, sana kek yaktim!!..:P
kendimi onla yaristirdiiimmm
ellerimleee,
sana kek yaktimm:)
4 gunder yurdun mutfagindaki ocak bozuk, yenisini getirdiler ama bir turlu baglayamadilar:( dolayisiyla, birkac gundur disaridan yiyorum. Mutfakta sadece microdalga calisiyor. Bu alet pilavdan cay demelemeye kadar her seyi yapabiliyor madem deyip (bkz. gozlemlerim) ben de kek yapayim bari dedim. Wal-marttan havuclu kek harci almistim :P (simdi kim ugrasacak tum malzemeleri kartistir filan, zaten mikserim de yok:) ) onu bir guzel yumurta, su ve yagla kartistirdim, karistirdim, karistirdim..Sonra hoop mikrodalgaya. Buraya kadar her sey normaldi, her sey planim dahilinde ilerliyordu. Taa ki, o ugursuz ana kadar:) mikrodalganin saatini 15 dakikaya ayarladim. E, normal firinda bi yarim saat gerektirdigine gore (bkz. ablaciimin yaptigi kekler) mikrodalgada herhalde 15 dakikada yapar dedim. Tam 15 dakika sonra kapagi actim, bi baktim, guzelim kekimden dumanlar yukseliyor. Ve ne yazik ki, bu dumanlar kekimin sicak ve taze olmasindan kaynaklanmiyormus:( catalla kekin ustune bastirinca icerden poff diye dumanlar cikiyordu:D Guler misin aglar misin:) once soyle bi uzun uzuuun baktim, sonra sinir oldum, sonra guldum, en sonunda da ac kaldim anlayacaginiz:)
Yalniz ilginctir, benim gibi kek yakabilen var midir acaba? Normalde insanlar kekin tabanini yakar, ben ise nevi sahsima munhasir ben, kekin icini yakmayi basarmisim. Ama hep su mikrodalganin sucu, insan, pardon alet, 5 dakikada mi yapar keki canim? Kek dedigin soyle yarim saatte olur, her 5 dakikada gider, camindan bakarsin ne alemde, gelismeler ne durumda diye. Degil mi yani??:) Ama yine de hakkimi yemeyim, kekcagizimin yanmayan kisminin (ki bu %5'ine falan tekabul ediyordu zannedersem:P) tadi gayet guzeldi, yine de ellerime saglik..
Cirptim cirptim, karistirdim
kendimi onla yaristirdiiimmm
ellerimleee,
kalktim, sana kek yaktimm:)
:P
not: size saheserimin resmini gostermek isterdim, ama suc mahalinde suc delillerini ortbas etmek daha mantikli geldi o an:P (bkz.suclu psikolojisi)Hemen akabinde de dumani tuten mutfagi yavastan yavastan terkettim zaten.
not2: bu olay bana nedense, super becerimi sergileyen bir diger animi hatirlatti: kurabiyeleri cevirmek deyimi bilmem size tanidik geliyor mu??:P
8 Şubat 2007 Perşembe
bir demet şiir..
YAĞDIKÇA
yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
kavim göçlerinden bu yana ağlayan
ve durmadan
cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
çalan, çaldıran, yakalatan
adı bende gizli bir kadındı İstanbul
şehre bir yağmur yağdı
ben ağladım
sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden
bir şehre yağmur yağdı
ben ağladım
kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
hangisi talandı demli öpücüklerin
ve buğularda yitirilen kimin adıydı
bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
soyulur muydu kabuğu hayatın
yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
yağmur şehre bir yağdı
ben ağladım
ben ençok seni götürdüm giderken
aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
ben yağmur ağladım
bir şehre yağdı
ben şehre ağladım
bir yağmur yağdı
ben bir ağladım
şehre yağmur yağdı
ben...
yağmur...
ağladım...
Yılmaz ERDOĞAN
(www.yilmazerdogan.com)
7 Şubat 2007 Çarşamba
Romeo ve Juliet...ve sonrası
Burada her hafta mutlaka bir-iki sınavım ya da quizim oluyor, bu yüzden dersleri biriktirmeden haftasında çalışmakta fayda var, bu şekilde en azından ertesi gün mesela İstatistikten sınavım olsa da:) tiyatro izlemeye gidebiliyorum:P Bu arada bu sabahki İstatistik sınavım da A.Ş. iyi geçti.
Yurda dönünce de saat 7 gibi arkadaşlarla akşam yemeğine dışarı çıktık. Yurdun mutfağında ocak iki gündür bozuk ne yazık ki..Bu yüzden yemek işimi dışarda halletmem gerekiyor. Neyse ki her gün kampüste yiyebileceğim farklı bir şey keşfediyorum:) Bu ay biraz kilo vermişim galiba, onları en kısa zamanda almam lazım, insanın bazı eteklerinin belinden dönmesi biraz sinir bir şey çünkü:P Bu ay kilo vereceğimi bekliyordum ortama alışana kadar zaten, neyse ki yemek düzenim iyice oturdu.
Bu akşam Olive Garden (Zeytin Bahçesi) adında bir İtalyan Restorantına gittik. İtalyan Restoranlarını seviyorum:) bizim damak tadımıza diğer kültürlerden daha yakın geliyor ne de olsa (tabii lübnan mutfağından sonra;P ) Aşağıda ordan bir fotoğraf var. Burada yakın arkadaşlarımdan biri Charmy -uzun saçlı kız- Aynı zamanda aynı katta kalıyoruz yurtta. Okulda da tanıştığım ilk kişi ayrıca. O da benim gibi MBA öğrencisi. Pakistanlı bir nişanlısı var. Onun vesilesiyle zaten Müslüman olmuş yakın zamanda. Hala öğrenme aşamasında tabii, zaman zaman bana sorular soruyor, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. İyi anlaşıyoruz:) Charmy sayesinde burada tanıştığım Hintli öğrencilerin sayısı da haylilen artıyor. Fotoğraftaki diğer kişiler de Hintli.
Bu arada -biraz daldan dala atlıyorum ama;P- burada kimse benim MBA öğrencisi olduğumu anlamıyor, lisans eğitimi için geldiğimi zannediyorlar. 83lü olduğumu söyleyince şaşırıyorlar:) Bugün Marketing dersinde Amerikalı arkadaşlar da beni küçük zannediyorlarmış. Hatta bir tanesi abartarak 18-19 falansındır diye düşünmüştüm dedi. Yok daha neler:) çıtırlık safhasını geçeli baya oluyor, almıyım:D İnş. ileriki yaşlarımda da bunları duyarım ne deyim:) (Tabii 18-19 kısmını değil!!;P )
5 Şubat 2007 Pazartesi
kuşlar..
İlham dediğimiz de böyle bir şey işte, kuşlar misali..Bahardır, akın akın gelirler, sadece düşünce penceresinden kağıda dolmaları beklenir; kıştır, göçmüşlerdir başka memleketlere, belki geçmek için başka açık bekleyen pencerelerden ve dolmak için başka odalara. Ama geleceklerdir yine. Hem belli mi olur, yolunu, mevsimini şaşırmış kuşlar da vardır elbet dışarlarda bir yerlerde. Kış olsa bile, bir bakmışsın gelivermiş pencerene. Yeter ki penceren açık dursun. Bu kış üşütmez seni. İlk cümleler dökülsün önce kağıda; sonra bekle, çünkü gelecekler, illa ki gelecekler, hem de akın akın, çığlık çığlığa...
bu senin için reyyanun;P Anladın sen;P
4 Şubat 2007 Pazar
fiesta mexicana, senioras..
Ayrıca burada farklı mutfakları da keşfediyorum..Mallda Fiesta Mexicana adında bir restorantta akşam yemeğimizi yedik (saat 6 buçuk falandı galiba). Menusunden balıklı neler var diye araştırdım her zamanki gibi:) Geçen gün burada Faslı Mounia adında müslüman bir arkadaş var. Onunla helal neler var diye konuşuyorduk, bana balık dışında "shrimp"in de helal olduğunu söyledi. Bunu söylediğinde bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyordum itiraf etmek gerekirse:P Ama menüde shrimp'i görünce bir deneyim dedim. Chimichanga diyorlar meksikalılar, bildiğimiz dürüm. Yanında mexican rice dedikleri sebzeli pirinç pilavı ve fasülye püresi ile birlikte servis yapıyorlar. Tatları fena değildi, ama shrimpi pek sevdiğimi söyleyemem:/ Charmy de Buritos dedikleri fasülye püreli dürüm ve quasidillas yani peynirli dürüm aldı.
Bizim Türk mutfağı gibi yok hakkaten..neyse, odama dönünce şu shrimp ne naneymiş, bir bakayım dedim:/ bildiğimiz karidesmiş yahu!!:( mezhepler bazında araştırınca da diğer üç mezhep helal kılsa da hanefi mezhebine göre helal sayılmadığını öğrendim:( her ne kadar ben onu arkadaşın tavsiyesi üzerine helal olduğunu düşünerek yemiş olsam da, yine de kötü oldum. Hoş, mezhepler nezdinde hükmü konusunda bir kesinlik yok ama yine de bu konuyu bilsem yemezdim. Zaten helal olsa bile bir daha yemem, çünkü internette şu hayvan acaba neye benziyor diye bir bakayım dedim, keşke bakmaz olaydım yahu:( :D karşıma çıka çıka bir deniz böcüğü çıktı:///// :( Eğer dürümün içinde olmasaydı biraz zor yermişim yani..İnsanlar da ayıla bayıla yiyorlar, ne iş anlamadım, tamam, tadı korkunç değildi belki, ama kesinlikle muhteşem de değildi.
Demek ki ne yapacakmışım, bundan sonra yanımda sözlükle dolaşacakmışım:D Yanlış bir şey yaptıysam da inş ameller niyetlere göredir düsturu kurtarıcım olur, ve Allahım sen boğazımızdan haram lokma geçirme...elveda shrimp..seni deniz böcüğü..:)
2 Şubat 2007 Cuma
ilk sinavlar:)
p.s. bugun de sabahtan ince ince kar yagiyordu. Bu arada Istanbul'da kar yokmus? (bkz. kaynak:melda:) ) Biz burada kartopu bile oynadik. Tabii bazilarimiz kartopunun alasini Uludaglarda da oynamistir ya, neyse... :D
1 Şubat 2007 Perşembe
yuppiii, okullar tatil, iyi de neden??:P
Alem bu amerikalilar:) demek bizdeki gibi kar yagsa okullari tum sene tatil edecekler:D
e, bu da hos..
bir kis gecesi hatirasi..:D
Dun gece ayrica yurdun surpriz partisi vardi, dondurma, film, oyunlar..bunun uzerine bir de arabalarin uzerini ancak orten karla yapmaya calistigimiz kartoplariyla oynadigimiz kartopu savasi eklenince..:D o kadar ilginti ki, burada bazi arkadaslar hayatlarinda ilk defa karin yagdigini goruyorlarmis. Canim ulkemde dort mevsimi de yasayabildigimiz icin gercekten sansliyiz..Hatta uzerlerindeki karla hatira fotografi cektirenlerin de sayisi bir hayli fazlaydi:D
E, tabii biz de bundan geri kalmadik. Buyrun, Alabama'da bir kis gecesi hatirasi fotograflari..:D
son resim-soldan saga:) Hend (Misir), Fatima ve Charmy (Hindistan), bendeniz:P, Sozan (Irak)