29 Ocak 2007 Pazartesi

bu insanlar neden usumuyor?

Burada havalar soguk; oyle yagmur, kar yok; ama keskin bir soguk var. Zaten genelde kislik kiyafetlerimi getirmisim, benim icin hava -iki anlamda da:)- hos.. Yalniz ilginc bir durum var, soguk havadan rahatsiz olmayan ben bile, usuyorum; bu amerikalilar usumuyor:) soguk olunca kalin giyinme anlayislari kapsonlunun kapsonunu kafalarina gecirmek, o kadar.. altta yine sortlar, sipidik terlikler..:)

zaten burada bizdeki gibi oyle kaban giyme aliskanligi da yok, kapsonlun var mi, tamam:) ben de ilk zamanlar sinifta kabanimi asacak yer ararken, bu insanlar kabanlarini da nereye asmislar diye bosuna sorup duruyormusum kendime:)

Asure gununuz kutlu olsun..

Bugun Muharrem'in 10'u; yani Asure Gunu..Hepinizin Asure Gununuzu kutlarim. Bugun buradaki ilk iftarimi yaptim:) iftarda menumuzde ellerimle yaptigim ispanak, pirinc pilavi ve patates salatasi vardi:) neyse ki, yemek yapmaya alisiyorum, ilk gunlerde uzun zamandan beri pek yemek yapmadigim icin, yaptigim yemekler tatsiz oluyor gibiydi. Bunda tavuk bulyonun eksikligi de etkili olabilir tabii:) zaten bir daha Turkiye'den gelirken kutu kutu tavuk bulyon getirecegim, ne de olsa burada vejetaryan olduk, yakinda balik yemekten bikkinlik gelmez ins:D

Iste insanoglu nerden nereye? daha bir ay oncesine kadar ofiste kebap ve et yemekten bikkinlik geldi diyorduk:( :) simdi soyle bir iskender olsa fena mi olurdu? Patlican kebap da olur, tamam hadi pide arasi doner olsun:)

26 Ocak 2007 Cuma

Benden sonra bloguma siz de 'Hosgeldiniz!' :)

Hosgeldiniz:)

Bugun blogumu siz sevdiklerime aciyorum:) burasi gordugunuz uzere benim gunlugum gibi..

Iyi okumalar (ya da yazmalar:P)

selamlar, vildan..

25 Ocak 2007 Perşembe

sabahat abla ile ah eşref abi:)

:) biraz önce müslüm gürses'in "ah eşref abi"sini dinledim:) buraya link olarak da koyacaktım, ama bu değerli eseri daha arşive almamışlar. Hiç olacak iş mi şimdi bu, oysa bu parça bizim ofiste dinlenme rekorları kırıyordu. DJimiz sağolsun;P

bi de ne kadar uzak olursa olsun:), iyi ki yolum Maslak'tan geçmiş, iyi ki..

bu foto hepimizin:) iyi ki varsınız..






ilave: şarkıyı buldum:) Eh, bu blog işinin içine girdikçe yeni şeyler keşfediyorsunuz işte naparsınız:)

Snapshots from my room:)

Odamda dolasmaya devam ediyoruz..

bardaklarım:)

kitaplarım
o kadar hafifler ki (!) bir günde birkaç dersim olsa da
sadece bir tanesini götürebiliyorum :)
"o piti piti...":D

buraya geldiğimden beri boğazlarımdaki şikayetimden kurtulamadım ne yazık ki:( her gün ilaç ve vitaminimi alıyorum. kendime iyi bakıyorum:D


Odama hosgeldiniz!:))

Ilk misafirim sizsiniz:)




Kaldigim yurt-Rice Hall 207 no'lu odam

Ilk bakista ablamin tabiriyle 'laboratuvar' izlenimi vermis olabilir, ama insan icine girince daha bir seviyor. Bir de benim gibi benimseme huyu olanlar anlayacaktir, odalar birbirinin ayni olsa da baska bir odada kalamazmisim gibi geliyor:)

Ha, yatagin ustundeki mi? O Seftali, yani benim 'sefsef'im:D

Amerika'da yaşamdan kesitler.."Karşıdan karşıya geçmenin adabı"

Burada ışıkların olmadığı yerde caddeye adımınızı attığınız anda arabalar durup, yayalara yol vermek durumundalar. Hatta ve hatta daha caddeye varmamış olsanız bile, sizin yaklaşmakta olduğunuz görüp, önce sizin geçmenizi bekliyorlar.

Sonuç:
1- Önce sola-sonra sağa-sonra tekrar sola kuralı burada biraz komik kaçıyor:)
2- Caddeden geçeceğiniz zaman kendinizi caddenin orta yerine atabilirsiniz, uzaktan araba geliyor diye koşturmanıza hiç mi hiç gerek yok.
3- Ama yine de o kadar cesur olmamakta fayda var, ne de olsa gelen arabanın sürücüsü bir Türk çıkabilir:D

24 Ocak 2007 Çarşamba

biraz durum değerlendirmesi..

Son yazımı yazdıktan sonra şöyle bir sayfama göz attım da; eğer bloğum tez konusu olarak işlenecek olsa (hayalgücünüzü sınırlamayın:)bakın bana:P)herhalde tezin anafikrini belirlemede hiç de zorlanmazdı öğrenciler.."Seçimler" :) yazılarım, düşüncelerim, nasıl denk geldiyse okuduğum kitaplar, hatta bloğumun başlığı..hepsinde bu konu yok mu? Niye bu kadar takıldığımı da sorabilirsiniz, aslında psikolojide bu tür bir 'saplantıya' (!) bir ad verdiklerini zannetmiyorum, ama bunu saplantıdan öte biraz fazla farkındalık olarak tanımlamak daha doğru olur herhalde. (ya da bu, saplantılı bir insan olduğum yanlış varsayımından daha sevimli geliyor da olabilir:)

Herkes hayatında sürekli kararlar alır, seçimler yapar. İşinizi, eşinizi seçmekten tutun, kıyafet seçimine kadar..Ve hiç şüphe yok ki, hepimiz özgür irademizle seçimlerimizi yapıyoruz, yani kaderimizi kendimiz çiziyoruz, tıpkı bir yazar ya da ressam gibi. Yalnız arada büyük bir fark var: bir yazar kitabını nasıl sonlandıracağını az çok bilir, ya da bir ressam sonuçta nasıl bir resim çıkacağı ihtimalini. Peki ya biz? Biz, özgür iradesini kullanarak seçimlerimizi yapan biz insanlar? İşte durum burada biraz farklı. Seçimi biz yapıyoruz, ama seçimimizin bize neler getireceğini bilemiyoruz. Zaten öyle olsa, bunun adına da 'seçim' denmezdi herhalde, sonucunu bildiğin bir konuda seçim yapmazsın ne de olsa, sadece bildiğini uygularsın. Ama hayatın, "gerçek" hayatın da sırrı burada aslında..Neden bu hayatta olduğumuzun, sonra ne olacağının..

Madem seçimlerimizi biz yapıyoruz, ve madem sonucunu bilmiyoruz, o zaman doğru seçimi yaptığımızı nasıl bileceğiz? İşte soru bu..Cevabı da aslında çok basit: zamanı gelmeden bunu bilemeyiz. Kader ve kaza...Peki kaderi değiştirmek mümkün mü? Evet, bunun sihirli bir formülü var: dilimizde, kalbimizde, yüreğimizde taşıdığımız, taşımamız gereken bir formül: "dua"

Belki de seçimlerden farkında olmadan dahi bu kadar bahsetmemin nedeni, biraz da yaşamakta olduğum, ve herkesin kendi yaşamlarında geçtiği ya da geçeceği, yaşamımın şu anki evresidir. Birçok değişikliklerinin olmasının muhtemel olduğu ve dahası bu olası değişikliklerin tamamen benim seçimlerimle şekilleneceği dönem. İşte bu yüzden de o sihirli formüle en çok ihtiyacım olan dönemlerden biri olduğunu düşünüyorum.

:) Ve bu yüzden bir kere daha şükrediyorum. Bana seçimlerimin hayırlı sonuçlar getirmesi için dua eden, benim için çok değerli olan ailem, yakınlarım, dostlarım, çok kıymet verdiğim tüm sevdiklerim için...

not: yukarda üç nokta koyduğuma bakmayın. Bu konuya bloğumda tek nokta koyuyorum (galiba:P)

21 Ocak 2007 Pazar

benim kocaman bir gemim var..

Ne iş yaptığımı soruyorlar, kaptanım diyorum, benim kocaman bir gemim var. Gülüyorlar..
Oysa onlar da benim gibi kaptanlar, onların da benim gibi kocaman gemileri var.

Şimdi sorulacak soru "Hangi yöne gidiyoruz Kaptan?" Boşuna etrafına bakma, sana söylüyorlar, unuttun mu Kaptan sensin, ve senin kocaman bir gemin var. Seçimini yap, istikamet neresi?

Hayat da seçimlerden oluşmuyor mu? Orada da kaptanlar, dümenler, pusulalar, limanlar yok mu? Belirleyen biz değil miyiz, gemimizin burnunu hangi yöne çevireceğimizi? Biz, yani "Kaptanlar"?

Boşuna güldünüz, ben size demiştim; hepimiz birer Kaptanız. Ve hepimizin kocaman gemileri var...

işte bunu seviyorum:)

Bugün itibariyle laptopımı kullanabiliyorum, fotoğraf makinemi şarj edebiliyorum ve odamda artık çok şirin pembe bir telefonum var:) fiş krizi çözüldü:) hmm, teknolojiyi seviyorum:D

19 Ocak 2007 Cuma

ilk fotograflar..


..karsilasilmasi kacinilmaz problemler..

ulasim
Toplu tasima diye bir sey yok, e, benzin sudan ucuz olunca, dogaldir tabii. galonu -ki 4 litreye tekabul ediyor- 2 dolar kadar. bu yuzden de arabasi olmayan biz sefil yeni ogrenciler:) bir yere gitmek icin ya okulun haftada iki gun tahsis ettigi otobusu beklemek ya da tabana kuvvet demek durumundayiz:)

fis
Buranin fisleri bizim yuvarlak uclu fislerden farkli, bizim fislerimiz de dogal olarak buradaki prizlere uyumlu degil. Iki haftadir converter dedikleri ara aleti bulmaya calisiyorum. Ama gittigim hicbir market ya da magazada yok:( bu nedenle ne laptopumu ve ne de fotograf makinemi kullanabiliyorum henuz. Burada Radioshack diye bir elektronik magazasi varmis, orada var, sitesinden buldum:) tabii tek bir sorun var, oraya nasil gidecegim:P

tekli satılan ürün
burada birçok ürünü tek adet halinde satılır bulamıyorsunuz çoğu zaman. Silgi mi alacaksınız minimum 3'lü pakette satılanı bulabiliyorsunuz. Kulak pamuğu mu alacaksınız, içinde 1000 adet kulak pamuğu olan torbalarda satılıyor, sizin ihtiyacınız olan sadece küçük bir kutu olsa da:) iyi tarafı fazla adet olsa bile, çok uygun bir fiyata alabiliyorsunuz. Sadece her geçen gün biraz daha fazla tüketim toplumunun bir parçası haline geliyorsunuz, o kadar:p

hmmm..favorilerim:)

burada yemek durumum nasil olacak derken, bakiyorum da eni konu daha saglikli besleniyorum burada:) disardan hazir bir sey almak yok, bol meyve, hergun vitamin, duzenli kahvalti..favorilerim ise burada walmartta satilan super otesi fistik ezmesi, meyveli yogurt, konserve ton baligi:)

ayrica burada kirmizi mercimek, yogurt ve bizim firindan yeni cikmis francala ekmegimiz yok :(

...ders programim..

11-01-07-persembe
09:10

Dersler dun basladi. Pazartesi ve Sali ise oryantasyon vardi. Zaten bu oryantasyon bu hafta boyunca belli saatlerde devam edecek. Bu donem 4 dersim var, rahatim yani:) Accounting, Economics, Statistical Analysis ve Marketing. Ders programim da oldukca rahat: derslerim Pazartesi-Carsamba-Cuma gunleri en gec 2'ye kadar, Sali ve Persembe gunleri de saat 2'de bir dersim var sadece.

Ilave: 4 ders kesmedi:) Management dersini de aldim. Artik 5 dersim var..

Kisa notlar...yurtta ilk gunum...

06-01-07-cumartesi
FLO 20:00

207 no'lu odama ilk geldigimde baya bir kotu hissettim kendimi. sadece yastigi bile olmayan yatagimin ustune oturdum..o kadar.. hatta aglamamak icin zor tutum kendimi. Resmen kendimi "garip" gibi hissettim; herkesten, her seyden uzakta.. Hep kendi ayaklarimin ustunde nasil duracagim, merak ediyorum, derdim. Al sana:) Dur durabildigin kadar ayaklarinin ustunde:( :) Ama Allahin da yardimiyla ustusunden gelecegim. Hatta simdiden biraz daha iyiyim galiba..

18 Ocak 2007 Perşembe

uzun ince bir yoldayim, gidiyorum hep gunduz hep gunduz:D

TSI 00:24
Chicago 16.25

Chicago Havaalanindayim. Yarim saat sonra Huntsville'e giden ucak kalkacak. Havaalani fobimi galiba bugun yendim:) Isaretler ve toplu halde belli bir yone giden insanlar sagolsun:) 'Amerika'ya Hosgeldiniz' mesaji bu sefer Turkcell'den degil, dayimdan geldi:P Biraz yorgunum ama kendimi kotu hissetmiyorum. InsAllah bu sekilde de devam eder.

Iyi geceler size annecim, babacim, Reyyanun, Osmi ve Omi, ve tum sevdiklerim..Ben bitmeyen gunduzu yasiyorum cunku...:)

7 Ocak 2007 Pazar

istanbul'a gokyuzunden bakmak...

TSI 13.55
Ucagim 40 dk. rotarla kalkti.(10.40) Isten ayrildigim gun olan 29 Aralik Cuma gunu, duygusal acidan benim icin en zor gunumdu. Ondan sonra gelen Bayramin kismetinden, nesesinden midir ya da ailem ve akrabalarimla biraz (!) fazla birarada olmamdan midir nedir, cuma gununden sonraki bir hafta beni asiri zorlamadi. Genelde yurtdisina uzun sureli olarak cikan insanlarda gorulmesi cok dogal olan heyecan, tedirginlik, asiri uzuntu ya da sevinc gibi duygular yoktu bende. Aslinda su anda da yok ya..Sanki gunubirlik gidiyormusum gibi hissediyorum. Hayirlisi bakalim:) Pasaport kontrole giderken vedalasma aninda cok kotu oldum. Ama o gecis ani ve sonrasinda sana el sallayan sevdiklerine donup donup bakmak.. iste o cok kotu. hungur hungur aglamamak icin zor tuttum kendimi. Yine de gurur duydum kendimle:) -megalomanligima bakar misiniz?:)- Bu metanet ya gercekten saglam olusumdan, ya da..soktayim (?)! Neredeyse 3 saat olacak kalkali. Pencereden parlak gunes ucagin icine doluyor. biraz once namazimi kildim, herkesi aklimdan gecirerek dua ettim -yolcunun duasi makbul olur ne de olsa:) Ama en cok da kendime dua ettim galiba:) InsAllah bu yolculugumda beni iyilikler, guzellikler ve basarilar bekliyordur diye. Allah yardimcim (iz) olsun. Selamlar, Vildan..
*Secimler hep vardi.Her sey kaderde yazili olsa da -maktub-, oraya sen secimini yaptiktan sonra yazildi. Ve simdi sira sende, sadece soyle bana: YaZi mi yoksa TuRa mi?