29 Kasım 2007 Perşembe

(Gecmis:P) Ortmenler Gununuz Kutlu Olsun, Ortmenimmmm:))))

Ablacik:))))

Gecmis Ogretmenler Gununu kutlarimmmm:))) Kusura bakma ya, hic gunlere dikkat etmemisim tatil donusu, tatil rehavetine ver:))

Bak, bu papatyalar senin icin ogretmenimmm:)))
Bi de sarkim var senin icin, ve tum ogretmenler icin:) ehem ehem:

"Ogretmenim canim benim canim benim
Seni ben pek cok pek cok severim.
Sen bir ana, sen bir baba (sen bir ablaaa:P)
Her sey oldun artik bana..
Okut, ogret ve nihayet
Yurda yarar bir insan et...."

:) muahhhh...

25 Kasım 2007 Pazar

yeni foto album: "Kasimda Ask Baskadir"..

...Simdi Blogunuzda Yayinda...

Israrla isteyin:)))

Beowulf..

Iki hafta once vizyona girdigi ilk gun Ingiliz Edebiyatinin ilk yazili epik eseri olan "Beowulf"u izlemeye gittim. Beowulf, universite birinci sinifta Ogut'un dersinde isledigimiz ilk eserdi:) O gun beni 4 sene boyunca nelerin beklediginin de az bucuk farkina vardigim gun olmustu zaten:)
Filmi cok begendim. Filmin yonetmeni Robert Zemeckis her ne kadar eseri beyaz perdeye adapte ederken icerikte bazi degisikliklere gitmis olsa da yine de cok basarili bir yapim ortaya cikarmis. Film, ayni zamanda cok basarili bir animasyondu, oyle ki ozellikle Grendel'in annesi karakterini canlandiran Angelina Jolie ve Kral rolunu ustlenen Anthony Hopkins sanki etiyle kemigiyle filmin icinde gibiydiler. Angelina Jolie ve Anthony Hopkins'in yanisira filmde anime karakterleri bulunan diger aktorler John Malkovich (Unferth), Ray Winstone (Beowulf), Robin Wright Penn (Wealthow), Alison Lohman (Ursula), Crispin Hellion Glover (Grendel) ve Brendon Gleeson (Wiglaf) seklindeydi.
Film hem 2D hem de 3D versiyonuyla vizyona girdi. Biz uc boyyutlu versiyonuna gittik. Turkiye'de vizyona girdi mi kontrol etmedim ama vizyona girdiginde kesinlikle 3D versiyonuna gitmenizi oneririm. Ustelik 3D gozlukleriyle kendinizi ve arkadaslarinizi gormeniz cok eglenceli oluyor:)





Canim Kardesim'e..

Osmicim:)))) Iyi ki dogdun kardesim benim, yakisikli erkekim:)

Nice mutlu yillara, daha nice uzuuun hep birlikte, cumbur cemaat gecirecegimiz daha nice yaslara:)

Seni cok seven ve ozleyen:( Vildan Ablan...

Not1: Cep telefonuna mesaj atmistim Cuma gunu (23 Kasim) Umarim almissindir onu..

Not2: Omusum seni de cok osledim ben yaa:)))

22 Kasım 2007 Perşembe

kisa bir durum raporu..

Universite Sali gunu (20 kasim) 'Sukran Gunu' tatiline girdi, pazartesi gunune kadar tatiliz:)

Su an Indiana'dayim..Tierre Haute adli sehirde..Firsat bu firsat deyip, ben-Samira-Hend-Han de-Ali grubu olarak Ali'nin arabasiyla 7 saatlik yolculugun ardindan Indiana'ya vardik..Burda Sanira'nin bir arkadasinin evinde kaliyoruz. Dun, eyaletin baskenti Indianapolis'i gormeye gittik.

Bugun de Sukran Gunu..Simdi buradaki bir ailenin yanina ogle yemegine gidiyoruz..Hindi yemeye:) Benim durumumda hindi yiyememeye tabii:P Yine 'vejetaryanim' ayagina yaticam anlayacaginiz:) ya da bu hayvancagiza benim ulkemin adini (Turkey) verdikleri icin protesto ediyorum da diyebilirim aslinda:P hmm:P

Yemekten sonra 4 saatlik bir yolculukla Chicago'ya varmayi, ve geceyi orada gecirip Cuma gununu de orada gecirmeyi planliyoruz..

Sonrasi Allah Kerim:) Cumartesi nereye gidiyoruz su an bilmiyorum ama pazar gunu donuse gecmemiz gerekiyor:)

Hesapta olmayan bir program oldugu icin benim icin daha keyifli oldu, cunku kizlar bu tatilde Miami'ye gitmeyi dusunuyorlardi. Ben halihazirda 2 defa Florida'ya gittigim ve Kis tatilinde New York icin para biriktirmem gerektigi icin bu tatili Florence'ta gecirmeyi planliyordum. Ama Miami planinda bir sorun cikinca planlar hem onlar ve hem de benim icin degismis oldu..Iyi de oldu, en azindan farkli eyalet ve sehirleri gorme imkanim oldu..

Biraz ssonra Ogle yemegi icin evden cikicaz. Tatil donusu resimlerle birlikte size daha detayli bir rapor yazarim:)

Simdilik hoscakalin..

19 Kasım 2007 Pazartesi

zaman bir durdu, bi akti:)

Gectigimiz haftasonu 2 senedir cok severek taktigim kol saatim yere dustu ve baglanti noktasi kirildi:(( O kadar uzuldum ki, birincisi saatsiz yasamak benim icin cok zor, beni bilen bilir, ben saatimi yatarken bile cikarmayanlardanim:) ama ikinci ve asil sebep ise, bu saatimi cok seviyor olmamdi..Oyle ki kenarlarini susleyen taslardan birkac tanesi dustugunde bile magazaya gidip, yenisiyle degistirmemistim..cunku degistirirsem yeni gelen saat herhangi bir saat olacakti, benim saatim olmayacakti:P biraz garip bir iliski olarak algilayabilirsiniz saatimle olan irtibatimi..ama napayim benim cabuk ve uzun sureli sahiplenme gibi bir ozelligim var galiba..


Neyse, olmusla olmuse care yok diyip, belli bir sure saatsiz yasamaya kendimi alistiriyordum ki:) dun aksam bakin ne ile karsilastim:

:) Filistin'li arkadasim Shireen'in bana surprizi:) en azindan baglanacagim yeni bir saat alana kadar beni zamansizliktan kurtarmis oldu bu ikinci saat..bi de gorunum olarak eski saatimi de andirmiyor degil biraz hani:))

tekrar sagol Shireencim:)

15 Kasım 2007 Perşembe

gectigimiz gunlerde neler yaptim??:)



3 kasim 2007

Hindistanli arkadasim Charmy "Homecoming Queen" oldu:) Okulun tarihinde mezunlar gununde duzenlenen bu geleneksel yarismada ilk defa uluslararasi bir ogrenci tac giymis oldu. Biz de onu desteklemek icin oradaydik tabii ki:)




Samira ile okulun ogrencilerinin sahneye koydugu ve benim de en sevdigim trajedilerden biri olan "Oedipus Tyrannus" u izledik. Sinirli imkanlar dahilinde izleyicisine sunulan oldukca basarili bir adaptasyondu.





6 Kasim 2007

MBA Club ile ilgili calismaya devam ediyoruz. Ben bu baskanligi sevdim:) Ms. President kulaga hos geliyor;P Dr. Borah baskanliginda kluptenbirkac arkadas ile birlikte Huntsville'deki NAITA (North Alabama International Trade Assosciation)'nin duzenledigi "Building a Globally Competitive Community (GC2) through Free Trade" baslikli konferansa katildik. Konferansin misafir konusmacisi Guatemala elcisi, Guillermo Castillo idi:) Cok neseli, esprili bir buyukelciydi acikcasi. Devlet erkanina mahsus o soguk protokol havasi yoktu yani kendisinde. Resminden de cikarabilirsiniz bunu:) Ama konferansi benim nezdimde daha ilginc kilan, oturumun ikinci kisminda verilen Export Alabama'nin 2008 yili Mart ayinda Turkiye'ye duzenleyecek oldugu ticari gezi brifingi idi:) Turkiye'yi yemek kulturunden geleneklerine kadar uzanan genis bir yelpazede incelemisler. Insanin kendisine ait olani bir yabancinin anlatimiyla dinlemesi eglenceli oluyormus:))

7 Kasim 2007

2 Kasim'da gosterime giren "Bee Movie" adli animasyonu izledim (yine Samira'yla. Kendisi artik benim yasal film arkadasim oluyor:P) Cok eglenceli bir filmdi. Filmin ana karakterleri olan Barry B. Benson adli ana ari karakterini SEINFELD adli diziden hatirlayacaginiz Jerry Seinfeld, Vanessa'yi Renee Zellweger ve Adam Flayman adli karakteri ise Matthew Broderick seslendirmis. Tavsiye ettigim filmler arasina bu filmimizi de ekleyebilirsiniz:)

10 Kasım 2007 Cumartesi

<>>

there is a key to cope with the challenges in life: in your working, family, friends and private life: "take it easy"... though sometimes it may become really hard to take it easy. it is indeed the best to empatize with people and act taking the future relations into consideration.

this awareness is both my strenght and weakness..my strenght bec. i am well aware of its importance but also my weakness bec. there is something in my character which makes me react upon my feelings at a particular moment, and therfore prevents me from "taking it easy"



but for a few things which are really important to me, it is hard to hurt me. however once i am hurt, unfortunatlely i have the tendency to keep that hurt breathing slowly if not actively living..i can keep no grudge or hatred in me, maybe for a few minutes, but that is all..however i do never forget, either..as if that hurting place stays there forever, never giving me enough pain to react back, but nevertheless giving me the remembrance of what has happened..

-sigh--

i know that when i am hurt, i become so fragile that in order not to be shattered into millions of peaces, i put on a hard hard shell all about me which can unfortunately hurt others..this is the time when i cannot empatize that much..it only lasts for a few minutes, only for a few minutes i need to be empatized, rather than empatizing myself..but it is usually vain to expect that empathy and slight tolerance from other people...that s why i just sorrowfully keep silent, silent, maybe a few words, hurting...me...them...

then remains that unnecessary regretful hurt..and nothing else..

neden bu postu ingilizce yazmak icimden geldi, bilmiyorum..belki de ben de sahika gibi uzuntumu yabanci dilde daha iyi ifade edebiliyorumdur..."Oh my God..Oh mY gOd".....buruk :)

7 Kasım 2007 Çarşamba

"Yakamoz"u taniyor musunuz??

http://www.cnnturk.com/YASAM/DIGER/haber_detay.asp?PID=223&haberID=400621

Dünyanın en güzel sözcüğü: 'Yakamoz'26 Ekim, 2007 12:19:00 (TSİ)
'Yakamoz' sözcüğü, dünyanın en güzel sözcüğü seçildi. Almanya'nın başkenti Berlin'deki Dış İlişkiler Enstitüsü tarafından düzenlenen, 60 ülkeden yaklaşık 2 bin 500 kelimenin göz önünde tutulduğu yarışmada, Türkçe 'Yakamoz' sözcüğü, 3 kişilik jüri tarafından dünyanın en güzel sözcüğü olarak belirlendi. Açıklamada, ayın sudaki yansımasını ifade eden 'Yakamoz' sözcüğünün, orijinalliği, anlamı ve kültürel önemi açısından birinciliğe layık görüldüğü belirtildi. Yarışmada ikinciliği, horlamak anlamına gelen Çince 'Hu lu' kelimesi kazandı. Üçüncülüğü ise Afrika'daki Luganda dilinde 'düzensiz' anlamına gelen 'Volongoto' sözcüğü elde etti.
***
Bu haber, kayit oldugum bir tercume burosu sitesinden bana geldi..26 Ekimde..Oldukca da ilgimi cekmisti bu haber, ve ne zamandan beri bu yaziyi blogumda paylasmayi dusunuyordum, kismet anca bu zamanaymis:):P -gordugunuz uzere benden pek acar muhabir olmaz:P

Bu yaziyi blogumda paylasma nedenim, Turkce'mizin aldigi bu odulden ziyade toplumda oldukca yaygin olan (bende de kisa bir zaman oncesine kadar var olan) bir yanlis anlama uzerine..

"Yakamoz" cogumuzun bildigi sekliyle, ayin sudaki yansimasi degil kesinlikle.."Türk Dil Kurumu, kökeni Rumca olan yakamoz kelimesini şöyle tarif ediyor: “Biyolojik ışık üretme özelliğine sahip, akıntı ve rüzgârlarla sürüklenen ve bir şeye dokunduğunda ışık veren deniz hayvanı.”*

Turk Dil Kurumu'nun da tanimladigi uzere yakamoz, aslinda suda yasayan bir canli..bunu ilk duydugumda biraz hayalkirikligina ugramistim ne yalan soyleyim:P Bana da, ayin sudaki yansimasi gibi oldukca spesifik bir olay icin bu denli hos bir kelime bulmus olmamiz garip bir gurur veriyordu:P

Aslina bakarsaniz, yanlis algilamalar tanimla da sinirli degil..Ornek olarak, toplumca bilindigi uzere yakamoz, ayin oldugu gecelerde gorunmuyor. Bilimsel olarak, ayin isigi, yakamozlarin (deniz hayvani olanlarin:)) isigindan daha guclu oldugu icin ayin oldugu gecelerde bu buyulu gibi gorunen olaya taniklik edemiyoruz. Kendimi duzelteyim yeri gelmisken: tabii ki Ay'in da kendinden isigi bulunmuyor. Ben, simdi tum o cografik olayi anlatmayim diye kisa yolu sectim:P

Bir baska yanlis algilama yine Turk Dil Kurumu'nun taniminda gozumuze carpiyor. "Yakamoz" Turkce degil, Rumca kokenli bir kelime..
Sonuc:
1- Berlin'deki Dis Iliskiler Enstitusu, verdigi odulu gozden gecirme karari alirsa, aman sasirmayin:))
2- Obur anlami daha romantik geldiginen ben yine de size bol yakamozlu geceler diliyorum:)

bu degil..

bu..

ama aslinda bu.. ;)
*Secimler hep vardi.Her sey kaderde yazili olsa da -maktub-, oraya sen secimini yaptiktan sonra yazildi. Ve simdi sira sende, sadece soyle bana: YaZi mi yoksa TuRa mi?