26 Haziran 2007 Salı

bir dilek tut...

8 ya da 9 yaşimda olmalıyım..Ailecek Çanakkale'ye gitmiştik. O geziye dair çok net üç şey kalmış aklımda: AliOsman'ı açıkhava muzesinde geçici bir süre kaybedişimiz, istediğimiz 3 top dondurmanın bize 6 top edasında gelmesi (Çanakkale'de dondurma siparişi verirken x/2 oranını kullanın:P) ve..yıpyıldızlı bir gece..o geceden sonra gokyuzunu bir daha o kadar yıldızla kaplı gordugumu hatırlamıyorum..o an dun gece gibi gozumde şimdi: yeniden kucuk bir kızım. arabadan iniyoruz. muhtemelen babamın bir arkadası refakat ediyor bize. başımı birden gokyuzune çeviriyorum. bembeyaz..gecenin karanlığı yıldızların parıltısında erimiş gitmiş..o kadar çok yıldız var ki sanki bir yıldız daha "hey, bana da yer açin" dese, ona "burası doldu, kendine başka bir gokyuzu bul" deyiverecekler..Çok buyuluydu..başı gokyuzune doksan derece donmuş kucuk kız için unutulmayacak bir gece olacaktı..Her yıldızlı gecelerden soz açıldıgında "biliyor musunuz, bir keresinde biz Çanakkale'deyken..." ile başlayan cumleler kuracaktı artık. Boyle bir geceye şahit olduğu için mutluydu kucuk kız. Sonra..

Sonra olabilecek en muhteşem şey oldu: kucuk kız tum dikkatiyle gokyuzune bakarken hooppp bir yıldız kaydı..daha iyi bir zamanlama olamazdı. tıpkı mutlu sonla biten masallardaki gibi..."Hey gordunuz mu?" diye bağırabildi heyecanla neden sonra. Ondan başka goren de olmamıştı kayıp giden yıldızı..çok ozel hissediyordu kucuk kiz kendini..sadece bir kişinin şahit olduğu sihirli bir an yaşamış gibiydi. Sanki birilerine olan biteni anlatsa, ona inanmayacaklardı..Çocukluğuna gulup, "oyle seyler sadece masallarda olur kucuk kız" diyeceklerdi. Ne yapılması gerektiğini biliyordu, hemen bir dilek tutuverdi.

:) ne dilek tuttuğumu hatırlamıyorum:) gerçekten..ama o geceyi, o anı tamamıyle hatırlıyorum. olağanustu bir şey olmadığını da biliyorum. Birçogunuz belki de birçok kere yıldız kaymasına tanıklık etmişsinizdir. Ama o anda, o kucuk kız için olaganustu bir olay yaşanmıştı. :) Şimdi bile hala o gecenin farklı bir gece olduğuna inanıyorum..O ana tanıklık ettiğim için de içimden sessiz ama şımarıkça gulumsemekten kendimi alamıyorum:P Ve, evet, yıldızlı gecelerden soz acıldıgında, hemen başlıyorum: Biliyor musunuz, bir keresinde biz Çanakkale'deyken...

23 Haziran 2007 Cumartesi

gun biterken..

Size geçmişten haber getiriyorum..Saat gece 11'i geçti..Hala ayın 23'unde olmak güzel:) eger icinizde cumartesi gunu keske sunu da yapsaydım diyeniniz varsa, siparis alabilirim..olmadı veresiye yazdırırsınız..cunku hala bu cumartesi yasayacak 44 dakikam var..:) Ben bu 44 dakikamda ne pazartesi gunu sınavım olan, ve bugun butun gunu dısarıda gecirerek, yuzune bile bakmadigim pazarlama stratejileri kitabımı okumak ne de uyku pozisyonuna gecerek bugunumu erken bitirmek istiyorum. Bu kalan 42 dakikamda acayip konuşasım var..Halihazırdaki duruma bakacak olursak da gorunen o ki ben konusacagim, siz de dinleyeceksiniz:) bunu sevdim..

son 40 dakika..bugün sizinle bir sırrımı paylaşmak istiyorum:) Aslında çocukluk yıllarımdan gelen bir şey..belki bu sizin de çocukluğunuzdan kalma bir sırrınızdır..Kimbilir..Ben kendi kendimle konusurum:) Dikkat edin kendi kendime demiyorum, ama kendi kendimle:) aynadaki benle..kendimi bildigimden beri zaman zaman aynanın karsisina gecip konustugumu bilirim. bu karsilikli iki kisinin konusmasi gibi degil tabii ki, ben kendimle konustugumda aslinda kendimi goruyorum, cumleleri ifade ediş tarzımı, mimiklerimi:) ne mi konusuyorum--her sey olabilir. gercek ya da farazi..mantıklı ya da mantıksız..geçmiş ya da gelecek..bazen yaşadıklarımı, bazen henuz yaşamadıklarımı -ve belki de hiç yaşamayacaklarımı- bazen de yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımı..olmuşa dair "acabalarımı", olmamışa dair de "acabalarımı"..

son 30 dakika..aslında olan, bu anlatmaya çalıştığımdan çok daha basit:) bir yakınınızla sohbet ederken rahatladığınızı hissedersiniz..cunku karşınızdakinin sizi anladığını bilirsiniz - anlattıklarınız yabancı bir kulağa ne kadar saçma gelse de- bu da oyle bir sey galiba..karşınızdakinin sizi yuzde yuz anladıgını bilirsiniz. kendinizi tanıyorsanız tabii ki:)

son 22 dakika..aslında bir mantıgı da yoktur belki..sadece kucuklugumden beri yaptıgım bir sey..aynanın karsısına gecip devamlı bir seyler anlatırdım. ama su var ki aynada gordugum kisi hep gormek istedigim kişi olurdu..

simdi mi??:)) eskisi kadar olmasa da bazen arada kendimin sohbetine takılıyorum ayakustu..:) biraz hossohbetim galiba --yani aynadaki kisi..bazen alıkoyuyor iste bu kadar is gucumun arasında..ama iyi oluyor, kafam dagılıyor bazen..bir de ne var biliyor musunuz, eskisi kadar sık konusmayışımın nedeni o aynadaki kızı artık aynaya bakmasam da goruyorum..her zaman degil tabii ki..buna bazıları belki buyumek de diyor olabilirler..ama bence degil..bence ben 60 yasima da gelsem aynaya sadece dislerimi fircalarken ya da yuzumu yıkarken bakmayacagim:) o aynadaki kıza danısacak, onunla dertlesecek, ya da sadece beni dinlemesini isteyecegim hep anlarım olacak.

son 12 dakika..bunu niye simdi yazdim bilmiyorum, aslinda giris cumleme kadar bunun benim icin bir sır oldugunun da pek farkında degildim..sahi benim aynadaki aksimle sohbetime tanıklık eden var mı? abla? anne? :)) aa, bu arada umarım icinizden "kendi kendine konusana ne derler, biliyorsun di mi?" deyisini soylemiyorsunuzdur..umarım..cunku neydi?? ben kendi kendime degil, kendi kendimle konusuyorum..:) psikologlar da bunun faydasına inaniyordur muhtemelen:)

son 9 dakika..elveda 23 haziran 2007..bir daha bulusamamak uzere farewell to thee!! :) bir postu 44 dakikada yazmamı kime borçlu olduğumu da yazmadan geçmeyim..lutfen tanisin 2000 model super suratli (!) Toshiba laptopum:))

Son bir dakikamda gecmisten haberlerimi sona erdiriyorum. belki simdi siz bana gelecekten haber veirisiniz..:) en iyisi sabah evi arayım..naparsınız insanoglu işte..hep gelecegi merak eder durur:))

uppps, 24 haziran olmuş bile..

20 Haziran 2007 Çarşamba


Yeni bir fotograf albumu ekledim:) bakmadan gecmeyiniz..

bu arada malum gelisim yakın simdiden iskenderleri soyleyebilirsiniz..Ayrıca bir kere daha soyleyim ordayken ne mutfaga yemek yapmaya girerim ne de sebze yerim :)) zira ikisini de burada gereginden fazla yapıyorum:P

saka bir yana, gecen gun dusunuyordum da burada 6. ayım bitmek uzere..yarım yıldır burdayım, ama zaman nasıl bu kadar cabuk gecti hic anlamadım, siz anladınız mı?? hic uzakta kalmısım gibi de hissetmiyorum isin garibi, sanki 1 Agustosta normal gunluk islerim icin disari cıkıyor gibi Turkiyeye gidecekmisim gibi geliyor. tek farkla tabii elimdeki canta biraz (!) daha buyukce olacak:)
*Secimler hep vardi.Her sey kaderde yazili olsa da -maktub-, oraya sen secimini yaptiktan sonra yazildi. Ve simdi sira sende, sadece soyle bana: YaZi mi yoksa TuRa mi?