19 Nisan 2007 Perşembe

atlantaya yolculuk...

Görünen o ki, üç vakte kadar bana yol göründü:) bu dönem sonunda ufukta bir yol görünüyordu, belli belirsiz, dün ise bu yolu gösteren tabelayı ennihayetinde okuyabildim -lens numaramı artırsam iyi olacak:) çok yakın zamanda inşAllah Atlanta yolcusuyum:)

biliyorsunuz Atlanta'ya Georgia State University'ye basvuruda bulunmustum: nedenleri; GSU Amerika'da bilinen, MBA programi ise 7. sırada olan bir üniversite..Universitede buranın aksine asistanlık ya da diğer on-campus işleri bulma ihtimali daha fazla..tabii bu biraz da nasip işi..Atlanta çok büyük bir şehir, bunu daha önce de yazmıştım, ben büyük şehirlerin insanıymışım:P büyük şehir olmasının yanında iş dünyası ve fırsatları da oldukça hareketli olan bir şehir..kısaca bu değişikliğin benim yürüdüğüm yolda bana daha faydalı olacağına inanıyorum, buna dua ediyorum..

sonuç, mutluyum:)) Dün "Welcome to Georgia State University" mailini aldım, ama şimdi yapacak bir sürü iş var, mayısın 10unda yurttan bizi şutluyorlar:), o zamana kadar bir yandan finallerimi verirken inş, bir yandan da gerekli hazırlık ve ayarlamaları yapmam gerekiyor. Ama "kara göründü" ya...:)

Yeni bir başlangıç, yeni bir ortam, yeni arkadaşlıklar..her şeye yeniden başlıyorum anlayacağınız -tıpkı buraya ilk gelişimde olduğu gibi, ama şimdi gideceğim yere inş, çok güzel arkadaşlıklarımı da beraberimde götürüyorum..Bir de insan zaten yabancı olduğu bir yerde, farklılıklar karşısında daha bir cesur oluyormuş..Kısaca insan gurbette bu dünyada aslında bir göçebe olduğunun daha fazla ayrımına varıyormuş:) aynı obalarda buluşmak dileğiyle..:)

17 Nisan 2007 Salı

iyi ki dogdun omusum:)))

Bugun kucuk kardesim OmerFaruk'un dogumgunu..14 yasina giriyor kucuk omusum:)

Allah sana nice nice mutlu, basarili, huzurlu, saglikli gunler, aylar, yillar nasip etsin omercigim, tabii ki tum sevdiklerinle beraber:)

ablam seni bugun yeterince yanaklarindan opmustur (bu firsati kesin kacirmamistir o:P), ben de buradan seni koccaman opuyorum..

hediye hakkini alacaklarin defterine simdiden yaz:) dondugumde insAllah alacaklar hesabini kapatir, mutluluk hesabindaki arti bakiyenin keyfini cikarirsin:D
-bu konuyu dondugumde bir ara anlatirim sana:)

seni coook seven ablacigin..

13 Nisan 2007 Cuma

Film seyretmeye devam..

Bir onceki filmi seyrettiginizi varsayiyorum:) ve bir diger tavsiyeme geciyorum. Bu seferki oldukca unlu bir film, gerek kasti, gerek yonetmeni ve gerekse de gercek bir hikaye uzerine monte edilmis olmasi nedeniyle..

Freedom is not given. It is our right at birth. But there are some moments when it must be taken.

(Ozgurluk verilmez, o, bizim dogustan hakkimizdir. Fakat bazi anlar vardir ki, alinmasi gerekir.)


Fimimiz 1997 yapimi, Steven Spielberg imzali "Amistad" filmi.. Film, 1839 yilinda "La Amistad" adli esir gemisindeki esirlerin kanli isyani ile baslayip, yakalanmalarinin ardindan baslayan, Amerikan yargi sistemi icerisindeki hakli ozgurlukleri icin mucadelerini konu aliyor. Filmde Anthony Hopkins, 1825-1829 yillari arasinda baskanlik yapmis ve Bagimsizlik Bildirgesi'nde de imzasi bulunan 6. Amerikan Baskani John Quincey Adams'i canlandiriyor, ve her zamanki gibi rolunun hakkini fazlasiyla veriyor Hopkins. Hopkins disinda Morgan Freeman, Matthew McConaughey, ve fimde ozgurlukleri icin savasan Afrikalilardan biri olan Cinque rolunde Djimon Hounsou da yer almakta.

Filmde, Gercegin, bir "esir" gibi mahkemeden mahkemeye surulmesini, ve sonunda her verilmeyen ama bazen alinmasi gereken ozgurlukler gibi, bu gercegin de filmin sonunda ozgurlugunu geri almasina taniklik ediyorsunuz.

Fimin sonunda izleyicinin aklinda bircok carpici sahneyi yadigar birakiyor filmin yonetmeni Spielberg. Ayrica bircok modern paradoksu da bir kez daha gozler onune serip, sorgulatiyor izleyicisine:

"medeni beyaz adam" ve "vahsi siyah adam"
"medeniyet" ve "zorbalik"
"esaret" ve "cesaret"
"esaret" ve "ozgurluk"
"esaret" ve "vahsi siyah adam"
"cesaret" ve "vahsi siyah adam"
"zorbalik" ve "VAHSI beyaz adam"
"cesaret" "ozgurluk" ve "MEDENI siyah adam"

Filmde bu ikilemleri kesin hatlariyla gormuyorsun, tipki gercek hatta oldugu ve olmasi gerektigi gibi. Genelleme yapma gafletine dusmuyor Spielberg. Kisilere degil; olgulara, ozgurlukle pecelenmis "esir" zihniyetlere hukum giydiriyor filmin sonunda.

Cinque'nin kendi diline yabanci olmasina ragmen; kendisi, kabilesi ve tum insanlik icin en onemli kelimelerden biri olan "ozgurluk" (freedom) kelimesini anlamasi ve bunu haykirmasi gibi..

Give us, us free..
Give us, us free..
Give us, us free..
(Bize, bize ozgur verin..)

Onlara ozgurluklerini vermiyorlar, onlar ozgurluklerini geri aliyorlar...

Kucuk/alakasiz/ yersiz/ simarik:) bir dipnot:
Filmde Ispanya Kralicesi II. Isabella'yi Anna Paquin canlandiriyor. Hani su benzedigim unluler postunda ilk sirada olan kisi. Filmi izlerken daha bir dikkatle baktim, benzemiyoruz canim!!:)Filmi izledikten sonra siz soyleyin, o mu daha gusel, ben mi??

10 Nisan 2007 Salı

my new sweety..:)))

Disney'den getirdigim en ufak, en sevimli seyle daha tanistirmadim sahi sizi:)... iste boyle, benden ayrilamiyor naparsiniz:)

mmm, i love u winnie:))))

9 Nisan 2007 Pazartesi

film tavsiyesi: mothman prophecies..

Cuma aksami Richard Gere'in basrolunu oynadigi 'Mothman Prophecies' adli gerilim filmini seyrettik arkadaslarla. (reyhancim, bu arkadaslarin kimler oldugunu soylemeyecegim:) su yabanci yollar-kollar konusu;p sen anladin kanimca:D) Film, 2002 yapimi Mark Pellington imzali bir film..John A.Keel'in ayni adli romanindan sinemaya uyarlanmis. Turkiye'de de 2002 yilinda yanlis biliyor olabilmekle beraber zannedersem 'Gecenin Nefesi' tercumesiyle sinemalara gelmis. (Mothman prophecies aslen "Pervaneadam Kehanetleri" anlamina geliyor. Moth ayni zamanda guve anlamina da gelmekte, ama filmde gorgu taniklarinin cizdikleri resimlere bakacak olursak, bunlarin pervane hayvanini temsil ettigini goreceksiniz.)

Filmin kabini ilk elime aldigimda filmin adini-icerigini okuyup, basrolunde de Richard Gere'i gordugumde, "Allah Allah, bu romantik, grantuvalet abimizin gerilim filminde isi ne olsa gerek?" diye dusunmeden edememistim. Bu yuzden filmin acikcasi 'soft thrill' bir diger ifadeyle 'light gerilim' olacagini tahmin etmistim. -bu arada bu terimler bana ait, bilmiyorum baskalari benden once kullandi mi ama, sofistike duruyor degil mi? Ah su sofistikeyi alli pullu terminoloji kullanmakta sanan zihniyet! bu terimleri size ithaf ediyorum:D-

neyse kendimle konusmayi birakip, bu postu yazma amacima doneyim:) Filmi acikcasi cok begendim, iki acidan: birincisi film gerilim filminin hakkini veriyor, normalde korku ve gerilim filmi seyrederken birilerinin arkasina saklanarak, her an gozlerimi kapamaya hazir bir sekilde izlemem, bilenler bilir. Ama bu film sadece muzikleriyle bile gerilmenizi saglayabiliyor. Ustelik kan, bicak, katil kombinasyonuna hic girmeden. Bu acidan film vaadettigini buyuk oranda veriyor diyebilirim.

Ikincisi, filmde Ingrid Cold adindaki mahiyeti belirsiz biri/ bir sey tarafindan gelecekteki felaketleri calan bir telefon, gorulen bir halusinasyon ya da ruyalarinda onceden haber alan insanlarin yasadiklari anlatiliyor. Standard gerilim filmlerinde hep bu telefonun diger ucundaki gizemli ses merak edilir, ve filmin basrol oyuncusu da hep bu sesi bulmaya, ve mumkunse bu kisi ya da 'sey'in "kuyruk acisini" dindirmeye cabalar durur ya..bu filmde yonetmen buyuk bir basariyla bu klise beklentiye sahip klise filmseverleri sasirtma yoluna gidiyor..Filmin sonunda bu Ingrid Cold'un kim oldugunu ya da derdinin ne oldugunu ogrenmiyorsunuz, ya da bir laneti sona erdirmiyorsunuz. Ama cok daha anlamli bir sey ogreniyorsunuz:) Filmi onceden izlemis olanlar bilir, izlemeyenler icin de filmin gerilimini bozmamak icin benden bu kadar tuyo:)

seyredecekler olursa simdiden iyi seyirler..

Not: biz bu filmi Cuma geceyarisi yurdun o saatlerde in-cinin top oynadigi calisma salonunda, karanlikta seyrettik. Bu faktorler de beni etkilemis olabilir tabii...ben in-cin mi dedim:////

:P

7 Nisan 2007 Cumartesi

bir paskalya bayramı...

Dün burada Paskalya Bayramı (Easter) kutlandı. Baharın gelisine denk getirilen bu bayramda Hristiyanlar birebir tercümesiyle "İyi Cuma" (Good Friday) adını verdikleri Cuma gününden başlayarak 4 gün boyunca bu bayramı çeşitli aktivitelerle kutluyorlar. Öncesinde Büyük Perhiz adını verdikleri 40 günlük süreç boyunca oruç tutuyorlar. Bu oruç, hiçbir hayvaneti ve hayvansal ürün yememeyi kapsıyor. Akabindeki bu 4 günlük süreç de Hz. İsa'nın Cuma günü çarmıha gerilmesini, Pazar günü yeniden dirilişini ve Pazartesi günü de göğe yükselişini temsil ediyor. Yeniden diriliş temalı bu bayramda doğanın baharda yeniden dirilişi de kutlanıyor. Bunun için baharın renkleriyle rengarenk boyanan yumurtalar kullanılıyor. Yine yumurta kullanılmasındaki amaç da yumurtanın doğuşu simgelemesi aslında. Bu yumurtalar çocuklar için çeşitli yerlere saklanıyor, çocuklar da ellerinde sepetleriyle koştura koştura en fazla sayıda yumurtaya ulaşabilmek adına birbirleriyle yarışıyorlar. Aslında bayramın en zevkli, görülmeye değer anı da bu an:)

Dün kampüste de çocuklar için bu aktivite gerçekleştirildi. Ama açıkçası bu dini bayram esas anlam ve aktiviteleriyle kutlanmıyor zannedersem artık. Hani bizde "nerde o eski Ramazanlar" serzenişleri vardır ya, burda da eski sakinler "nerde o eski Paskalyalar" diyordur muhtemelen:) rengarenk boyanan yumurtaların yerini hazır üretim renkli plastik yumurtalar, evde pişirilen paskalya çöreklerinin yerini de hazır kurabiye ve şekerler almış durumda zira. İlla ki bu bayramı olması gerektiği gibi kutlayanlar vardır, ama benim tanıklık ettiğim paskalya bu şekildeydi. Yine de eğlenceliydi. 40'a yakın 6-8 yaş arası çocukların yumurta bulabilmek adına kampüsü talan etmeleri:), içinden hediye çıkan büyük altın ve gümüş yumurtaların yerleri hakkında bizden çaktırmadan kopya istemeleri, diğerlerinin sepetlerine bakıp ağlamalar, gülüşmeler, ennihayetinde kocaman mutluluklar..Anlayacağınız çocuk olmak din, dil, ırk ayırt etmiyor:) Her bayram birliktelik, paylaşım ve mutluluk için bir vesile..Farkli inanışlar bile olsa güzel olan da bu aslında:)

Filistinli Shrireen adindaki arkadasin hediye ettigi yumurta:) (bu gercek yumurta bu arada:P) Bu yumurtanin dekorasyonu bana ait;P

Not 1: Ben Filistin'de ciddi bir Hristiyan nufusu oldugunu bilmiyordum acikcasi.

Not 2: Shireen'le 'lk tanismamiz ilginc oldu aslinda. Buraya geldigimin ilk ayi bir gun siyah-beyaz cizgili salimi takmistim. (Hatirladiniz mi??:P) Shireen de bu sali filistin bayragina benzetmis -sonra bi de o gozle baktim, hakkaten benziyormus:)- Yanima gelip, Filistinli mi oldugumu sormustu:) Iste boyle...:)

5 Nisan 2007 Perşembe

album hazir:)

Bahar Tatiline ait albumu siteye ekledim. Sayfanin sol alt kisminda gozunuzden kacmasin:) Bu fotograflarin yarisi aslinda:) kalanini da aksama kadar ekleyecegim. Ara ara albumu kontrol ederseniz yeni fotolari da kacirmamis olursunuz..

Gezdigimiz yerlerle ilgili kisa bir dipnot duseyim. Amerika'nin bircok eyaletinde Disney bulunmasina ragmen, Orlando, Florida'daki orijinali ve de en buyugu -yani digerleri gibi Disneyland degil Disney World..

Disney'de 7 tane park var, biz 4 tanesine gittik: Epcot (Dunya ulkelerinin protiplerinin sergilendigi bir dunya sergisi), Animal Kingdom (Hayvanlar Alemi + en eglenceli roller coasterlarin oldugu park:D), MGM Studios (Kamera arkasi atraksiyonlari), Magic Kingdom (Buyulu Krallik -Walt Disney'in olusturdugu her turlu masal kahramanini bulabileceginiz masal diyari)...

Geziye ait en sevdigim anlardan bir tanesi de 2 gece izleme sansi buldugumuz hava-i fisek gosterileriydi. Tam anlamiyla buyuluydu gercekten:)

3 Nisan 2007 Salı

tekrar merhaba:)

Sehir disinda oldugum icin bir suredir yazilarima ara vermistim, ama bir suru haber ve fotografla geri dondum:) Uzun suredir eglenmedigim kadar eglendim bu bir haftalik tatilde, ustelik fazlasiyla da kahkahayla guldum:P

Cuma aksami malumunuz Orlando'ya gitmek uzere yola cikmistik, molalarla yaklasik 12 saatlik bir yolculuktan sonra da otelimize vardik. Ondan sonra Disney World, Orlando sehir merkezi ve Universal Studios'ta eglenceli, adrenalin dolu:) bir hafta gecirdim. Ve sunu bir kere daha gordum ki ben hizi ve yuksekte olmayi cok seviyorum. Asagidaki ifademden bunu anlayabilirsiniz:)

Pazartesi de okul tekrar basladi, hizli bir giris yaptik, yarin sinavim var. Tatili size yaziyla degil, fotograflarla anlatmak istiyorum, bu yuzden bu yazimi burda bitiriyorum. Detaylar icin persembe gununu beklemeniz gerekecek :P

Simdilik iyi oldugumu ve her seyin yolunda oldugunu bilin:)

Unutmadan herkesin gecmis Mevlid Kandilini de kutlarim. Ne yazik ki kandil oldugunu Cumartesi gunu maillerime bakabilince ogrendim:( Tum dini gunleri takvimime kaydedicem ki bir daha atlamayim, burada benim icin cok cok daha fazla onemliler cunku:) (reyyanun maili unutma sakin:P)

Tekrar merhabalar:D ve selamlar...
*Secimler hep vardi.Her sey kaderde yazili olsa da -maktub-, oraya sen secimini yaptiktan sonra yazildi. Ve simdi sira sende, sadece soyle bana: YaZi mi yoksa TuRa mi?